BİR HAYAT DAHA YALNIZLIĞA YENİLDİ

28.06.2025 - 23:59, Güncelleme: 28.06.2025 - 23:59 116 kez okundu.
 

BİR HAYAT DAHA YALNIZLIĞA YENİLDİ

Bir Garip İntihar İlhan Arık’ın Sessiz Çığlığı
Bazı vedalar olur… Sessizdir, ama yankısı yıllarca sürer. Bazı hayatlar vardır, dışarıdan parıltılı görünür ama içi zifiri karanlıktır. İşte İlhan Arık, bu sessizliğin içinde boğulanlardan biriydi. VIP taşımacılıkla adını duyurmuş, kimi zaman ödül törenlerinde alkışlanmış, kimi zaman yardım ettiği sanatçılardan bir teşekkür mesajı almıştı… Ama sonunda anladık ki; o teşekkürler, dostluk sanılan yüzler, aslında sadece birer “görüntüymüş”. İlhan Arık geçtiğimiz gün, İstanbul’un tam kalbinde, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden atlayarak hayatına son verdi. Henüz 41 yaşındaydı. Ve hayatı boyunca en çok özlemini çektiği şey “aitlik” duygusuydu… Bir babaya, bir dosta, bir yuvaya, hayata… Oysa kameralar önünde gülen, başarılarıyla övülen bir adamdı. Ama geçmişi, acılarla kazınmıştı: Yetim büyümüş, başkalarının kıyafetleriyle sokağa çıkmış, 14 yaşında enkazdan ceset çıkarmıştı. Oğlunu daha 3 aylıkken, bir hastane ihmali yüzünden kaybetmişti. Ve sonra evladının beşiği başında günlerce ağlamıştı. “Ben baba sevgisi görmedim, oğlum görsün istedim. Olmadı…” Bu cümleyle içindeki en büyük kırığı anlatmıştı. Bu cümleyle aslında “gitmek” istemediğini, ama “yaşamak” için bir neden bulamadığını da haykırmıştı. Ne kadar zor bir cümle: “Ben hep yalnız başımaydım.” İnsan yalnızlığa doğmaz. Ama bazen hayat, bir insanı tek başına bırakmak için elinden gelen her şeyi yapar. Sahte dostluklar, çıkar ilişkileri, ikiyüzlü teşekkürler… İlhan Arık’ın çevresinde insanlar çoktu belki ama onun yanında gerçek anlamda “hiç kimse” yoktu. Bugün, sosyal medyada onu tanıdığını söyleyenler paylaşımlar yapıyor… Ama o yaşarken, kaç tanesi “Gerçekten iyi misin İlhan?” diye sordu? Ve bizler… Kimin yanında gerçekten varız? Kime sadece çıkar için yaklaşıyor, kimleri yalnızlığa terk ediyoruz? İlhan Arık’ın ölümü bir intihar değil, toplumsal bir ihmaldir. Dost gibi görünen düşmanların, gülümsediği anda zehir saçan sahte yüzlerin trajik sonucudur. Ve en çok da, bir adamın göz göre göre yalnızlaştırılmasının faturasını yine o adama kesen düzenin kara lekesidir. İrfan Transfer’in sahibi İlhan Arık artık yok. Ama geride, konuşulmayan yaralar, tutulmayan eller, sorulmayan sorular ve görülmeyen gözyaşları kaldı. Dilerim bu ölüm bir uyanış olur. Dilerim başka “İlhanlar” o köprüde durmadan, bir omuzda soluklanabilir. Ve bir gün… İçimizden biri “Ben yalnız değilim” diyebildiğinde, işte o zaman belki bu dünya biraz daha yaşanılır olur.   Kaynak: Burhan AKDAĞ
Bir Garip İntihar İlhan Arık’ın Sessiz Çığlığı

Bazı vedalar olur…

Sessizdir, ama yankısı yıllarca sürer.

Bazı hayatlar vardır, dışarıdan parıltılı görünür ama içi zifiri karanlıktır.

İşte İlhan Arık, bu sessizliğin içinde boğulanlardan biriydi.

VIP taşımacılıkla adını duyurmuş, kimi zaman ödül törenlerinde alkışlanmış, kimi zaman yardım ettiği sanatçılardan bir teşekkür mesajı almıştı… Ama sonunda anladık ki; o teşekkürler, dostluk sanılan yüzler, aslında sadece birer “görüntüymüş”.

İlhan Arık geçtiğimiz gün, İstanbul’un tam kalbinde, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden atlayarak hayatına son verdi. Henüz 41 yaşındaydı. Ve hayatı boyunca en çok özlemini çektiği şey “aitlik” duygusuydu… Bir babaya, bir dosta, bir yuvaya, hayata…

Oysa kameralar önünde gülen, başarılarıyla övülen bir adamdı. Ama geçmişi, acılarla kazınmıştı:

Yetim büyümüş, başkalarının kıyafetleriyle sokağa çıkmış, 14 yaşında enkazdan ceset çıkarmıştı.

Oğlunu daha 3 aylıkken, bir hastane ihmali yüzünden kaybetmişti.

Ve sonra evladının beşiği başında günlerce ağlamıştı.

“Ben baba sevgisi görmedim, oğlum görsün istedim. Olmadı…”

Bu cümleyle içindeki en büyük kırığı anlatmıştı.

Bu cümleyle aslında “gitmek” istemediğini, ama “yaşamak” için bir neden bulamadığını da haykırmıştı.

Ne kadar zor bir cümle:

“Ben hep yalnız başımaydım.”

İnsan yalnızlığa doğmaz. Ama bazen hayat, bir insanı tek başına bırakmak için elinden gelen her şeyi yapar.

Sahte dostluklar, çıkar ilişkileri, ikiyüzlü teşekkürler…

İlhan Arık’ın çevresinde insanlar çoktu belki ama onun yanında gerçek anlamda “hiç kimse” yoktu.

Bugün, sosyal medyada onu tanıdığını söyleyenler paylaşımlar yapıyor…

Ama o yaşarken, kaç tanesi “Gerçekten iyi misin İlhan?” diye sordu?

Ve bizler…

Kimin yanında gerçekten varız?

Kime sadece çıkar için yaklaşıyor, kimleri yalnızlığa terk ediyoruz?

İlhan Arık’ın ölümü bir intihar değil, toplumsal bir ihmaldir.

Dost gibi görünen düşmanların, gülümsediği anda zehir saçan sahte yüzlerin trajik sonucudur.

Ve en çok da, bir adamın göz göre göre yalnızlaştırılmasının faturasını yine o adama kesen düzenin kara lekesidir.

İrfan Transfer’in sahibi İlhan Arık artık yok.

Ama geride, konuşulmayan yaralar, tutulmayan eller, sorulmayan sorular ve görülmeyen gözyaşları kaldı.

Dilerim bu ölüm bir uyanış olur.

Dilerim başka “İlhanlar” o köprüde durmadan, bir omuzda soluklanabilir.

Ve bir gün…

İçimizden biri “Ben yalnız değilim” diyebildiğinde, işte o zaman belki bu dünya biraz daha yaşanılır olur.

 

Kaynak: Burhan AKDAĞ

İstanbul HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hakikatinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.